23/12/2010
Belki duymuşsunuzdur, geçen haftalarda okulumuzda bulunan köpeklerden bazılarının kampüsten uzaklaştırıldığı söylendi. Konuyu duyanlar arasında da doğal olarak görüş farklılıkları baş gösterdi. Bunun üzerine farklı taraflardan aldığımız görüşleri birbirlerini daha iyi anlamaları ve ortak çözümler üretilebilmesi için iki bölüm halinde gazeteSU’da yayınlayacağız.
Arzu Kıbrıs
Kocaman bir ayıbın altına imza attık!
Üç yıldır kampüste yaşamakta olan iri, siyahlı beyazlı köpek, bizlerin ona verdiği isimle Koçi Bey, yönetimin emri ile kimseden habersiz, apar topar, uyuşturulup kampüsten uzaklaştırılarak Sultanbeyli taraflarında ormanlık alana terkedildi. Daha öz bir ifade ile, Cuma günü gelecek soğuk hava da düşünülürse, soğuk ve açlıktan yavaş yavaş ve acılı bir ölüme gönderildi.
Koçi Bey sağırdı, biliyor musunuz? Muhtemelen geçmiste kafasına aldığı bir darbe yüzünden. Bazen insanlardan ürküp havlamasının sebebi de sağır olmasının ve geçmişte yaşadığı korkuların verdiği huzursuzluktu.
Üç yıldır insanlar tarafından beslenen, kampuste korunaklı bir biçimde yaşayan bir köpek, hele ki sağır bir köpek, ormanda, hem de kışın ortasında hayatta kalamaz. Ölür. Koçi Bey ölür. Ah vicdan! Ah vicdan!
Koçi Bey beni her gördügünde yanıma gelir kafasını dizime dayardı biliyor musunuz? Üç yılda bana sadece sevgi gösterdi. Aşı olurken ben yanında dururdum, kafasını okşardım, hiç sesini cıkarmazdı.
Koçi Bey'in arkasından sormak istediğim o kadar çok soru var ki. Tabii, en başta: Neden? Neden?
Vicdan! Vicdan! Vicdan! İçimden bu kelimeyi tekrarlayıp duruyorum. Vicdan!
Haluk Bal
Köpeklerin nasıl bakılması gerektiğine ilişkin pek çok kaynaktan, çok sayıda belgeye ulaşılabilir: Düzenli sağlık muayeneleri, beslenmeleri, dolaştırılmaları, terbiye edilmeleri, başıboş bırakılmamaları, mesafeli ve dikkatli sevgi gösterilmeleri vb...
'' Benim Köpeğim '', '' Bizim Köpeğimiz '' diyebilmek için sorumluluk almak gerekir… Yoksa sadece sevmek, yemek vermek, hayvanlara sempati göstermek işin kolay yanı...
Benim bildiğim kadarıyla hiç bir sitede, ya da kapalı yaşam alanında köpeklerin başıboş ortada dolaşmasına izin verilmez, belli kurallar vardır ve bu alanda yaşayan herkes bu konularda bilgilendirilir.
Kampüste yaşayan bazı aileler, özellikle ufak çocukları olanlar, kampüsteki köpeklerden son derece hoşnutsuzlar ve sürekli şikayetelerini dile getirmektedirler... Aynı şekilde şikayetçi olan öğrenciler ve çalışanlar da vardır.
Yönetim olarak kararları çok yönlü düşünerek vermek zorundayız. Hakkaniyetli ve mantıklı olmak zorundayız. Kampüste yaşamı korur, güvenliğini sağlarken sadece hayvanlar ve bitkiler değil, burada kalan öğrenciler ve çalışanlar da olduğunu ve dengelere dikkat etmemiz gerektiğini biliyoruz. Bu da bize “bir kişinin başına bir şey gelse bunun sorumluluğunu kim taşır?” sorusunu sordurur her zaman.
Ben hayvanseverim… Ama tabii hayvanlara sevgim sebebiyle insanları rahatsız etmeye hakkım olmadığını düşünüyorum ve şikayetçi olanları anlıyorum...
Kampüste 2 köpek dışında ( Birisi bizim Defne..) köpeğin olmasını istemiyoruz. Etraf ne kadar korunaklı olursa olsun kampüsteki köpekler diğer başıboş köpekleri kampüse çekiyor..
Herkesin bu duruma anlayış göstermesi gerektiğini düşünüyorum. Kampüste sayısı artan köpeklerin nerelere ve ne şekilde sevk edileceği ile ilgili sorumluluk almak isteyenlerle işbirliğine hazırız. Ancak daha önce bazı sohbetlerimizde önerilen ''Kampüs içine bir barınak yapmak'' gibi uygulamaları gerçekleştirmemiz maalesef mümkün olamaz.
Bu arada Üniversite'nin Genel Sekreteri olarak bu konuda sanki tek karar mercii gibi işaret ediliyor olmaktan da son derece rahatsızım. Geçtiğimiz günlerde bir çalışanımız ''Lütfen köpeklerimizi öldürmeyin Haluk Bey'' dedi bana…
Sevgilerimle…
Pınar Savaş
Öncelikle köpeklerin sessiz sedasız bir şekilde götürülmesi ve bir ormana terk edilmesinin beni rahatsız ettiğini belirtmek isterim.
Şu anda 10 yaşında olan oğlum bundan 3 yıl önce yemekhanenin önünde bisikletine binerken, o zamanlar kampüse yeni gelen siyah köpeklerden birisi oğluma doğru havlayarak koşmaya başladı. Oğlumun nasıl korktuğunu anlatmam imkansız ve aynı korkuyu her köpek gördüğünde hala yaşıyor. Bu olay birden fazla olduğu için bu korku yer etti. Her ne kadar köpek bunu bir oyun gibi yaptıysa da bunu oğluma anlatmam imkansız.
Bu korku onun tek başına markete gitmesine, arkadaşının evine gitmesine, dışarı yalnız başına gitmesine engel oluyor. Evde otururken bile köpekler havladığında rahatsız olup irkiliyor. Beraber markete giderken bile köpeklerin yanında zor geçiyoruz.
Burada bu köpekler beslenirken sadece köpekler değil yaşayan insanların da düşünülmesi gerekiyor.